Yemen'in Sokotra adalarında Sovyet döneminden kalma, uzun süredir terk edilmiş T-34 tanklarını artık yalnızca gölge arayan keçiler kullanıyor, ancak paslı tank kalıntıları, yabancı güçler açısından adanın sahip olduğu stratejik değerin bir göstergesi.
Takımadaların uzakta konumlanması, binlerce yıl önce bölgede şaşırtıcı bir doğanın oluşmasını sağladı. Ana adanın bitkilerinin üçte biri, soğanlı şişe ve salatalık ağaçlarından yabancı aloelere kadar benzersizdir.
130 kilometre uzunluğundaki, Orta Doğu bölgesinin en büyük adası aynı zamanda Afrika ve Arap Yarımadası arasındaki kavşakta yoğun küresel nakliye yollarını da yönetiyor.
Anakara Yemen'in iç savaşla harap olmasından sonra Sokotra adalarında BM tarafından tanınan bir hükümet iktidarda olsa da bölge bağımsız bir Güney Yemen isteyen ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi'nin (STC) yönetimi altında.
Ancak adada fiili kontrol Birleşik Arap Emirlikleri'nde…
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) adada, okullar ve hastanelerden iletişim sistemlerine ve rıhtımlara kadar değişen devlet sektörlerinde çalışanların maaşlarını ve büyük altyapı projelerini finanse ediyor.
STC'nin pankartları, polis kontrol noktalarında dalgalanan çok daha büyük BAE bayrakları arasında cüce kalırken, Sokotra’da yeni dikilen telefon iletişim direkleri artık Yemen'e değil doğrudan BAE’ne bağlanıyor.
Petrol tankerleri Körfez'den Kızıldeniz'e ve Süveyş Kanalı'na gitmek için Sokotra'yı geçmek zorunda; ada aynı zamanda Pakistan'ın Gwadar limanından Cibuti'ye ve Doğu Afrika'ya uzanan deniz yollarının üzerinde yer alıyor. Bu yol Pekin’in Arap Denizi'ne erişimini sağlayan trilyon dolarlık ‘Kuşak ve Yol’ altyapı girişimi için bir basamak taşı konumunda.
Resmi istatistiklere göre, lojistik endüstrisinin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) % 14'ünden fazlasını oluşturduğu BAE'nin emirliklerinden biri olan Dubai için bu deniz yolları kilit önem taşıyor.
Ada’da BAE'nin ayak izi giderek netleşirken, Birleşik Arap Emirlikleri’nin ada için kesin niyetleri belirsizliğini koruyor.
Stratejik değerinin ötesinde, Sokotra zengin balık avlama alanlarıyla çevrilidir ve Somali'den gelen korsanlar tarafından uzun süredir caydırılan balıkçı tekneleri risklere rağmen açık denizde balıkçılık faaliyeti gösteriyor.
Adanın yaklaşık dörtte üçü çevre koruması altında olsa da, turizmcilerin uğrunda öleceği uçsuz bucaksız beyaz kumsallara sahip…
Yüzyıllar boyunca, Sokotra tüccarlar tarafından bir buhur kaynağı olarak biliniyordu. Bazı adalılar Sokotra adının Arapça kökenli olduğunu ve "reçine pazarı" anlamına geldiğini öne sürüyor.
Ada muson aylarında dalgalı denizin etkisindedir.
Musonlar nedeniyle adada zamanında yaşanan izolasyon efsanelere bile yol açmıştır: On üçüncü yüzyılda, İtalyan gezgin Marco Polo, Sokotra'yı korkulan bir korsan üssü ve ada sakinlerini "dünyanın en iyi büyücüleri" olarak tanımladı.
Ada geçen yüzyılda önce bir İngiliz sömürge karakolu, sonra bir Sovyet üssüydü.
İngiliz tarihçi Tim Mackintosh-Smith, 1990'larda anakaradan iki günlük bir yolculukla adayı ziyaret ettiğinde "çağlar boyunca pek bir şeyin değişmediğini" fark etmiş.
Tarihçi, Sokotri dilinin köklerini eski Güney Arabistan'dan aldığını kaydediyor.
Sokotra, Yemen kıyısının yaklaşık 350 kilometre güneyinde yer alırken, Afrika'ya daha yakındır; Somali'den sadece 230 kilometre uzaklıktadır.
Tim Mackintosh-Smith Arabistan'ı Afrika ve Hindistan ile harmanlayan Sokotra'nın kadim kültürünün, eşsiz çevre ile birlikte geliştiğini kaydederek, ada için "kültürel ve dilsel çeşitlilikle olağanüstü bir biyolojik çeşitliliğin bir sembiyozu" tanımlaması yapıyor.
Tarihçi, "Denize inen devasa kayalıkların altından dolaştık... Çatıları ağaç dallarından ve kirişlerden oluşan taş evlerde kaldık. Gözlerimize mutlak bozulmamış görünüyordu" diyerek duygularını aktarıyor.
Ancak adalılar, 2003 yılında ülkelerinde bir havalimanı açıldığından bu yana işlerin hızla değiştiğini söylüyor.
Bugün, plastik su şişeleri ve torbalar, köylerin yakınındaki dereleri tıkıyor ve Abu Dabi'den haftada iki saatlik bir uçuşla düzenli turist kafileri geliyor.
Turistler, adanın çarpıcı güzelliğinin fotoğraflarını sosyal medyada yayınlıyor.
Çevrenin korunması ile insanların yol, sağlık, iş ihtiyaçları ve fırsatlar arasındaki dengeyi kurmak zor bir iştir.
Yerel halktan Saeed Salim Abdulrahman, "Sokotriler miraslarıyla gurur duyuyor ve miraslarını korumaya hevesliler" dedi.
Ancak hızlı değişiklikler, adanın asırlık dengesinin zarar gördüğüne dair endişeleri artırdı.
Abdulrahman, Riqeleh'deki Sokotra Halk Müzesi'ndeki solmuş fotoğrafları işaret ederek, Sokotra'nın sadece birkaç on yıl içinde ne kadar hızlı değiştiğini gösterdi.
Abdulrahman tepkisini şu sözlerle dışa vurdu:"Bir adada her şey başka bir şeye bağlıdır. Şimdi bazıları adanın kaynaklarına bakıyor ve sadece 'nasıl para kazanabilirim?' diyorlar"
Kaynak: AFP-France 24
Yorumunuz