Bugün Türkiye’de FETÖ'nün başarısız 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin sekizinci yıl dönümü…
Akademsiyen Necip Hablemitoğlu ve gazeteci Haydar Meriç gibi örgütün gerçek yüzü konusunda araştırmalar yapan akademisyen ve gazetecileri ve Hrant Dink gibi düşünürleri öldürten FETÖ yapılanmasının en kanlı eylemi 15 Temmuz 2016 darbe girişimiydi.
FETÖ yapılanmasının, 2005 Ağustos’unda kurulmuş ve tümüyle 2006 Temmuz’unda çalışmalarına başlamış olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) aracılığıyla, daha önceden MİT, jandarma ve emniyet tarafından yapılan dinleme ve teknik takibi tek elden yapmasını sağladığı, FETÖ’nün TİB sayesinde kendisinden olmayan siyasetçi, bürokrat ve iş insanlarını takip ettiği ve dinlediği biliniyor.
Sözcü gazetesinin haberine göre, kamu kaynaklarıyla zahmetsizce yapılan bu dinlemeler ve takipler aynı zamanda örgüt mensuplarının devlet içinde kamufle olmaya devam etmesini sağlıyordu. FETÖ’nün en önemli kalesi olan TİB, 2014 yılına kadar devlete değil örgüte hizmet ediyordu.
MİT içinde dönemin MİT Başkanı Fidan’ın kurduğu ‘arkadaş ve ekibi’ TİB’i çökertti
2014 yılının ocak ayında örgütün en güçlü kalesi olan TİB, dönemin MİT Başkanı, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kurduğu ekip sayesinde düştü. Ulaşılan bilgilere göre, örgütün elebaşı Fetullah Gülen bu düşüşü “teknik nakavt” olarak değerlendirdi. Fidan’ın 24 Haziran’da HaberTürk canlı yayınında MİT içindeki özel ekip için kullandığı “Arkadaş ve ekibinin” çalışmaları ile TİB’in düşüşü, örgütün kamu imkanlarıyla kendisinden olmayan unsurları takip etmesine engel oldu ve örgüt mensuplarının güvenli haberleşme imkânının ortadan kalkmasını sağladı.
TİB düşünce örgüt Bylock mesajlaşma uygulamasını kullanmaya başladı
Hücre tipi yapılanmış, devletin bütün kurumlarına sızmış ve adeta bir casusluk şebekesi gibi hareket eden, birçok yabancı istihbarat servisiyle yakın temas halinde olan örgüt, daha önce hiç görülmemiş bir hamle yaparak devlet içinde yer alan hücreleri başta olmak üzere mensuplarının güvenli bir biçimde haberleşmesi için yeni bir mesajlaşma uygulamasını kullanmaya başladı.
Örgüt mensubu on binlerce muvazzaf asker, polis, hakim ve savcı örgütün kodladığı ByLock haberleşme uygulamasını kullanıyordu
15 Temmuz darbe girişiminin ardından adı sıkça duyulan ByLock işte bu olaylar silsilesinin üzerine ortaya çıktı. Hücre tipi yapılanmaya uygun bir şekilde bizzat FETÖ’nün istihbaratçıları tarafından kurgulanan bu sistem yine bizzat örgütün yazılımcıları tarafından kodlanmıştı. Yüz binden fazla kullanıcının hücre tipi binlerce haberleşme odasında iletişim kurduğu bu sistemde kullanıcılar kod adlarıyla haberleşiyordu. Örgüt mensubu on binlerce muvazzaf asker, polis, hakim ve savcı bu sistemi kullanıyordu.
‘Arkadaş ve ekibi’ FETÖ’nün gizli haberleşme uygulaması ByLock’un tüm içerikleriyle deşifre edilmesi için çalıştı
Aralık 2015 tarihine gelindiğinde, 17/25 Aralık operasyonlarının üzerinden 2 yıl, 7 Şubat MİT krizinin üzerinden ise neredeyse 3 yıl geçmişti. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan, yetkilendirdiği özel birimdeki “arkadaş ve ekibinin” çalışmalarını yakından takip ediyor ve yönlendiriyordu. Bu kapsamda her türlü desteği de arkasına alan ‘arkadaş’, FETÖ’nün gizli haberleşme uygulaması ByLock’un tüm içerikleriyle deşifre edilmesi için kolları sıvadı.
Tespit sıralamasında öncelik FETÖ mensubu askeri unsurlardı. Çünkü Fetullahçı örgütün, önce Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla sonra da hükümete karşı giriştiği operasyonlarıyla etkin görevlerde yer alan polis, savcı ve hakimlerinin bir kısmını deşifre olmuştu. Ancak örgütün askeri unsurları neredeyse hiç deşifre edilmemişlerdi.
ByLock MİT'teki ekip tarafından çökertildi
Hakan Fidan, ByLock açıklamasına HaberTürk’teki canlı yayında şöyle devam etti: “ByLock çözülünce FETÖ hayalet olmaktan çıktı. Buradaki örgüt mensuplarının kimlikleri değil, haberleşmeler deşifre edildikçe, ne yapıyorlar, ne ediyorlar, muazzam bir şey oldu. İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nı bilgilendirdik. Cumhurbaşkanımıza arz ettikten sonra Ankara Emniyeti’nde büyük bir grup kuruldu. Bunu polisle, adliye ile paylaşmanız lazım ki sistem içinde gereği yapılsın.”
Akif kod adını kullanan ve daha sonradan itirafçı olan dönemin Başbakanlık uzmanı Mustafa Koçyiğit itirafında, “MİT’in, Emniyet İstihbarat Dairesi’ne (İDB) bildirdiği 20 bin kişilik paralel devlet yapılanmasına ilişkin ByLock kullanıcı listesini biz Emniyet İDB’deki mühendisler aracılığıyla temin ettik’ diyordu.
MİT’in Emniyet’le paylaştığı ByLock listesinde muvazzaf askerlere bilerek yer verilmedi
Halbuki ByLock çözümleme çalışmaları Aralık 2015’ten Haziran 2016 tarihine gelindiğinde epey ilerlenmiş sayısı yüz bini geçen kullanıcı bilgileri deşifre edilmişti. Bunlar arasında sayısı on binleri geçen farklı kademelerde yer alan muvazzaf askerin de ByLock kullandığı tespit edilmişti.
FETÖ Temmuz’un ikinci haftasına girildiğinde MİT’in daha önce çok kısıtlı bir listeyi Emniyet ile paylaştığına ve askeri yapılanmaya ilişkin MİT’in elindeki bilgilerin kendilerinden saklandığına vakıf oldu
Ancak 2016 Haziran ayında listenin sadece beşte biri MİT tarafından Emniyet ile paylaşılmıştı. Emniyet ile paylaşılan yirmi bin kişilik ‘ByLock’ listesinde muvazzaf askerlere bilerek yer verilmemişti. O askerlere yönelik ayrıca yürütülen çalışmanın tamamlanması için hedef tarih olarak Ağustos ayında yapılacak olan Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) hemen öncesi hedefleniyordu. Ağustos 2016 YAŞ yaklaşırken Genelkurmay ile de koordine edilmesi gereken konular gündeme geldi. Temmuz’un ikinci haftasına girildiğinde örgüt, MİT’in daha önce çok kısıtlı bir listeyi Emniyet ile paylaşarak askeri yapılanmaya ilişkin elini kendilerinden saklandığına vakıf oldu. Böylece FETÖ’nün sabaha zor çıkan başarısız 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşti.
Kaynak haber: Aytunç Erkin/Sözcü
Yorumunuz