Kıbrıs

CTP Girne Milletvekili Fikri Toros Kıbrıs konusundaki gelişmeleri anlattı

Cumhuriyet Meclisi’nin dünkü oturumunda bölgesel gelişmeler hakkında bir konuşma yapan CTP Girne Milletvekili Fikri Toros, 6 hafta sonra yapılması planlanan 5+1 gayriresmi çok taraflı konferansa rağmen, liderler arasındaki diyalog sürecinin sadece ‘geçiş kapılarının açılması’na indirgenmesini eleştirdi.

Cumhuriyet Meclisi’nin dünkü oturumunda söz alan CTP Girne Milletvekili Fikri Toros, değişken ve dinamik bölgesel gelişmelerin, ‘Kıbrıs'ın geleceğini tayin edecek nitelikte ve güçte’ olduğunu kaydetti. 

Adada başlayan liderler arası diyalog sürecine değinen Toros, ‘Doğu Akdeniz'de komşu olan ülkeler arasındaki jeopolitik ilişkilerin güvenlik ve enerji odağında yeniden şekillendiği’ni, ‘Mısır, İsrail, Kıbrıs Ve Yunanistan’ın mevcut koşullarda bu güvenlik ve enerji odağının kökünde yatan ülkeler haline geldiği’ni belirtti.

Kıbrıs sorunu devam ettiği için bölgedeki deniz yetki alanları üzerinde sorunların devam ettiğine dikkati çeken Fikri Toros, Kıbrıs sorununda herhangi bir müzakere ortamı olmadığı için sorunlu, ihtilaflı deniz yetki alanlarının da netleştirilemediğini dile getirdi.

Toros, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk toplumunun dışlandığı bir ortamda sondaj faaliyetlerinin başladığını vurguladı

CTP milletvekili, ‘Dolayısıyla büyük güçlerin ve komşu ülkelerin bölgede sağlamayı hedef olarak kabul ettikleri bir güç mücadelesi ve bir denge mücadelesiyle karşı karşıyayız’ ifadelerini kullandı.

Kıbrıs'ı doğrudan ilgilendiren iki tane yeni gelişmeye değinen Toros, Türkiye'nin kıta sağlığıyla çakışan parsellerden bir tanesi olan beşinci parselde ExxonMobil ve Katar Enerji ortaklığı tarafından Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk toplumunun dışlandığı bir ortamda sondaj faaliyetlerine başlandığına işaret etti.

15 seneden bu yana Türkiye’nin kendi kıta sağlığını korumak ve Kıbrıs'ın ekonomik bölgesindeki Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak için bölgede birtakım eylemler yürüttüğünü ve bu eyemler sonucunda sondaj faaliyetlerinin ötelenmiş olduğunu hatırlattı.

Güney Kıbrıs'a silah satışı yasağını kaldıran yasayı önerenlerden birinin, Trump'in ikinci döneminde mevcut ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio olduğunu hatırlattı

‘Doğu Akdeniz’de doğal gaz iş birliğinin Kıbrıs sorununun çözümü içinde önemli bir kaldıraç ve bir teşvik unsuru olacağı’nı söyleyen Fikri Toros, ancak sorun hâlâ çözüme muhtaçken, Crans-Montana sonrası çıkmazın henüz aşılmamış olduğu koşullarda, söz konusu sondaj faaliyetinin başlamış olmasının dikkate alınması gereken çok önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.

İkinci gelişme olarak, 2019 yılında Amerikan Kongresi’nde onaylanan Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası altında Güney Kıbrıs ile Amerika arasında imzalanan Savunma İşbirliği Ve Enerji Güvenliği Anlaşması’na dikkati çeken CTP Girne Milletvekili, 2019 yılında Kongre’den geçen bu yasanın Amerika Birleşik Devletleri'nin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne uyguladığı silah satışı yasağını kaldıran bir yasa olduğunu aktardı.

Toros, ‘Ve bu yasa tahtında Doğu Akdeniz'de meydana gelen gelişmeler ışığında ortaya çıkan güvenlik ve enerji odaklı güç savaşı Amerika Birleşik Devletleri'nin güney Kıbrıs'taki askeri varlığını güçlendirmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu protokol imzalandığı günden başlayarak beşinci parseldeki sondaj faaliyetlerinin başlamasını takip eden ve İsrail’deki gelişmeleri takip eden Amerika Birleşik Devletleri bölgedeki gücünü artırmak için Kıbrıs Cumhuriyeti'yle olan İlişkilerini geliştirmiştir ve artırmıştır. Tam bu gelişmeler olurken 20 Ocak 2025 tarihinde Amerika yeniden Trump Yönetimi tarafından devralınmıştır ve Trump yönetiminde gerek Dışişleri Bakanı gerekse Güvenlik Danışmanı az önce söylediğim Doğu Akdeniz Güvenlik Ve Enerji Ortaklığı Yasası’nın mimarları olan kişilerdir.’ dedi.

Toros bahse konu yasayı önerenlerden birinin Trump’ın ikinci döneminde mevcut  ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio olduğunu anımsattı ve ‘Trump yönetiminin Kıbrıs'a ve Kıbrıs sorununa dair bakışının, siyasetinin vereceği önceliğin ne olacağı bir merak konusu olduğu için bunu söylüyorum’ dedi.

“Tüm bunların yanı sıra Amerika bölgedeki Rusya ve Çin'in etkisini hafifletmek için Kıbrıs'ı kullanmaya karar verirken, aynı zamanda Yunanistan ve Türkiye gibi öncü müttefiklerinin yanında Kıbrıs'ı da müttefikleri arasına alıp tüm bölgede bir NATO bloğu oluşturmayı murat etmektir.’ diyen Fikri Toros, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Takriben 6 hafta sonra, Kıbrıslı liderlerin yanı sıra garantör ülkelerin katılımıyla gerçekleşecek olan çok taraflı genişletilmiş bir gayriresmi konferans olacağını biliyoruz”

‘Bu yüzdendir ki Kıbrıs sorununun çözümlenmesi her zamankinden daha fazla ivedi bir hal almıştır çünkü Kıbrıs sorunu çözümlenmeden ne Doğu Akdeniz'de devam eden şekillenme sürecinde ne enerji güvenliğinde ne bölgesel güvenlikte ne de deniz yetki alanlarında Kıbrıslı Türkler ve Türkiye denklem içine alınamayacak. Bu herkes tarafından bilinmesi gereken ve hangi siyasi görüşte olursanız olun herkes, her siyasetçi tarafından sorumluluk duyulması gereken bir gerçektir. Ve bu yüzdendir ki halen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin almış olduğu yeni inisiyatif, ortaya koymuş olduğu yeni çabanın sonucu olarak Ada'da liderler arası çok uzun yıllardır özlenen diyaloğun yeniden başladığını gözlemliyoruz. Ve takriben 6 hafta sonra Kıbrıslı liderlerin yanı sıra garantör ülkelerin katılımıyla gerçekleşecek olan, çok taraflı genişletilmiş bir gayriresmi konferans olacağını biliyoruz. Bunların tümü 31 Ocak tarihinde Güvenlik Konseyi’nde onaylanan Barış Gücü Raporu’nda da belirtildiği üzere tüm tarafların serbestçe, gerekli olan esnekliği ve uzlaşıcı tavrı ortaya koymalarına, samimi olmalarına ve eş zamanlı siyasi irade ortaya koymalarına yönelik yapılacak bir konferanstır. Dolayısıyla bu konferans fevkalede önemlidir. Ve devam etmesi gereken bir sürecin başlangıcıdır. Gayriresmi olması, bana göre, çok yararlı ve çok doğru bir yöntemsel karardır çünkü taraflar her zamankinden çok farklı olarak, az önce ve daha önceki konuşmalarında detaylandırdığım gibi, güncel gelişmeler ve yeniden şekillenme sürecine uygun olarak yeni stratejiler ve yeni pozisyonlar göstermek zorunda kaldıkları için, gayriresmi olmasının fevkalede yararlı olacağı kanaatimi taşıyorum. Ve her konuda bir uzlaşıya varana kadar da bu konferansların gayriresmi olarak devam etmesi kanaatimce fevkalede doğru ve yararlı olacaktır.’

"ABD Kıbrıs'ta ve Yunanistan'da konuşlandırdığı gücüyle Rusya ve Çin'in etkisini, gücünü azaltma hedefindedir"

Konuşmasının devamında CTP Girne Milletvekili Toros şu noktalara değindi:

“Suriye'de meydana gelen gelişmelerden sonra Suriye üzerinde Rusya ve İran, ama bölge genelinde Rusya ve Çin'in bölgedeki etkisini ABD bastırmaya karar vermiştir. Dolayısıyla ABD Kıbrıs'ta ve Yunanistan'da konuşlandırdığı varlığıyla, gücüyle bölgede diğer tüm komşu ülkeler ile birlikte iş birliği ve ortak çıkarlar doğrultusunda ittifak kurma hedefini taşımaktadır ve bu hedefin bir amacı da gerek Kıbrıs'ta gerek diğer komşu ülkelerde Rusya ve Çin'in etkisini, gücünü azaltmak içindir. Bu güç savaşında üstünlük elde etmek içindir. Kıbrıs dediğimiz zaman uluslararası her platformda sadece Kıbrıslı Rumların monopolize ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti muhatap kabul edildiği için ABD, az önce sıraladığım kararlarını ve eylemlerini Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında yapmaktadır. Bu, Kıbrıs sorununa yeni bir boyut getirmektedir. Soruna yeni bir boyut getirerek, çözümünü daha da zorlaştıran bir gelişmedir, daha karmaşık hale getiren bir gelişmedir fakat aynı zamanda ABD'nin hiçbir şekilde ilişkilerini risk etmeyeceği Türkiye ve Yunanistan söz konusu olduğu için umuyorum ki bu gelişmeler gerek Kıbrıs sorununu çözümünü gerekse Türk-Yunan ilişkilerinde açılan yeni sayfaya, gerekse Türkiye -Batı ilişkilerine yeni bir ivme kazandırma noktasında teşvik unsuru olacaktır.’ 

'Kıbrıs sorunu Kıbrıs Türk toplumu ile Kıbrıs Rum toplumu arasında bir sorundur. Dolayısıyla bu sorunu çözmek öncelikle Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerinin asgari sorumluluğudur ve onların omuzlarındadır. Elbette Kıbrıslı liderlerin varacağı herhangi bir anlaşma, herhangi bir uzlaşma garantör ülkelerinin onayını gerektirdiği için garantör ülkelerin rolü yadsınamaz. Dolayısıyla Kıbrıslı liderlerle garantör ülkelerin hep birlikte katılacakları ve orada etraflıca her konu üzerinde bir müzakere yürütecek olmaları fevkalade yerinde bir karardır.'

“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin BM Genel Sekreter Yardımcısı olan Rosemary DiCarlo'yu görevlendirmiş olması tüm tarafların ciddiyetle dikkate alması gereken bir detaydır”

►'Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 5+1 diye tabir ettiğimiz gayriresmi toplantı öncesinde Genel Sekreter Yardımcısı ve dünya barış ve güvenliğinden sorumlu Sayın Rosemary DiCarlo'yu görevlendirmiştir. Bu çok önemli bir mesajdır. Dünya barış ve güvenliğinden sorumlu bir üst düzey Amerikan Dışişleri Bakanlığı diplomatı olan, bundan önceki görevinde Amerika'nın BM nezdindeki Daimli Temsilcisi olan ve halen BM Genel Sekreter Yardımcısı olan DiCarlo'yu görevlendirmiş olması tüm tarafların ciddiyetle dikkate alması gereken bir detaydır ve Sayın DiCarlo 10 şubat tarihinde buraya gelecektir, yani bir hafta sonra.’ 

"Bu diyalog sürecinin geçiş noktaları gibi aslında çok basit konulara indirgenmesi fevkalade yanlıştır"

‘15 ekim 2024 tarihinde liderler BM Genel Sekreteri himayesinde verilen çalışma yemeğinde bir araya geldiler ve orada Genel Sekreter huzurunda bu genişletilmiş formattaki gayriresmi toplantının yanında Ada'da kendi aralarında yeni bir diyalog süreci başlatacakları taahhüdünü verdiler. Bu diyaloğun da öncelikli gündem konusu, bu yeni geçiş noktalarının açılması olarak belirlendi ancak bu diyalog sürecinin geçiş noktaları gibi aslında çok basit konulara indirgenmesi fevkalade yanlıştır.’ 

‘'Gerek Pile Yolu üzerindeki anlaşmazlığın giderilmesi gerekse Avrupa Birliği destekli iki toplumlu güneş enerjisi santrali projesi üzerindeki ihtilafların, gerekse diğer toplumlar arası problemlerin çözümü için de kullanılması şarttır. Ne var ki liderler aralık ayından bu yana görüşmelerine rağmen, liderlerin müzakerecileri teknik düzeyde sık sık bir araya gelmelerine rağmen henüz Sayın DiCarlo ziyaretine bir hafta kalmış olmasına rağmen henüz bir uzlaşıya varamadılar. Uzlaşıya varamamalarının sebebi, benim burada söylememe gerek yok, kendi siyasi pozisyonları ve kendi samimiyetsizlikleriyle alakalıdır.’

“Geçiş noktalarıyla eş zamanlı olarak güneş enerjisi santrali, Pile Yolu, karma evliliklerin çocuklarının vatandaşlık meselesi, Avrupa Birliği Yeşil Hat Tüzüğü tahtındaki muhtelif sıkıntılar, hellim tescilini takiben sağlık ve hijjen kontrolü gibi Rum yetkili makamlarının koyduğu engellerin aşılması ve toplumlararası birçok meselenin bu diyalog sürecinde halledilmesi şarttır”

‘Bilinmelidir ki bu konuda bir uzlaşı sağlanmaması 5+1 gayriresmi çok taraflı konferansı da etkileyecek bir boyutta olacaktır. Ve burada ayak sürüyen taraf da Birleşmiş Milletler nezaretinde sorumlu taraf olarak görülecektir. Dolayısıyla buradan bir kez daha çağrımdır: Geçiş noktaları ve geçiş noktalarıyla eş zamanlı olarak gerek güneş enerjisi santrali, gerekse Pile Yolu, gerekse karma evliliklerin çocuklarının vatandaşlık meselesi, gerekse Avrupa Birliği Yeşil Hat Tüzüğü tahtındaki muhtelif sıkıntılar, siyasi, psikolojik sıkıntılar, gerekse hellim tescilini takiben şu anda sağlık ve hijyen kontrolünün yapılması noktasında, yani ticaretinin önüne açılabilmesi için yapılması gereken işlemlerde Rum yetkili makamlarının koyduğu engellerin aşılması, toplumlararası birçok meselenin bu diyalog sürecinde halledilmesi şarttır. Bu konularda varılacak olan uzlaşı ve katedilecek olan mesafe, 5+1 toplantının da başarısını belirleyici nitelikte olacaktır.’

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın