Yazılar

‘AB ve çözüm’ dediniz,  Avrupa Parlamentosu seçimlerine bile gitmediniz!

Bu ülkenin yetiştirdiği en değerli insanlardan birine, Niyazi Kızılyürek’e de kıydınız!

Dünkü Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 3 Kıbrıslı Türk aday arasında yer alan, Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Niyazi Kızılyürek’in bile tekrar seçilememesi ve 103 bin 281 kayıtlı seçmenden oy vermeye gidenlerimizin sadece 5 bin 676 kişide kalması, çözüm yanlısı siyasal partiler adına utanç duyulacak bir sonuçtur. 

2024’deyiz. Bir önceki AP seçimlerinin yapıldığı 2019’da şartlar çok başkaydı. 2024 yılı itibarıyla güneyde çok daha fazla Kıbrıslı Türk çalışıyor, çok daha fazla ailenin çocukları güneyde okuyor. AP’da bir temsilcimizin olmasına çok daha fazla ihtiyacımız varken, bu ülkenin yetiştirdiği en değerli insanlardan birine, Niyazi Kızılyürek’e de kıydınız!

Çözüm yanlısı partilerin üyelerini toplayıp güneye gönderemediklerine siz inanır mısınız? CTP’den bazı simaların, özellikle Kutlay Erk’in son yazılarını CTP yönetimi desteklemedi mi? Erk, ‘Avrupa Parlamentosu Seçimleri Kıbrıs Türk Halkının Seçimleri Değildir’ dedi önce... Son yazısında ise Kıbrıslı Rum sağının Papadopulos’tan bu yana Kıbrıslı Türkleri AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti içinde eritmeye çalıştığını, Türkiye politikalarına biat eden Kıbrıs Türk sağ siyasetinin de KKTC’yi Türkiye’ye tam bağımlı hale getirme çabasında olduğunu vurguladı. Kutlay Bey'in iki tip Osmosiscinin, ‘Kıbrıs Rum ve Türk Osmosisciler’in reddedilmesi gereğine yönelik söylemlerinin zamanlaması oldukça ilgi çekicidir. Bu çıkışların Türkiye politikalarına apaçık bir göz kırpış, Türkiye iktidarı ile arayı bozamama gayreti olduğu net değil midir? 

Öyle değilse, neden şimdi? Binlerce insanımız mühendisi, avukatı, inşaat işçisi ile güneyde hizmet verirken, Yeşil Hat Tüzüğü kapsamının genişletilmesi, karma evliliklerden olan çocuklara Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu verilmesi, Erasmus programına Kıbrıslı Türklerin kabulü ve Türkçenin AB dilleri arasına girmesi için çalışacak tek temsilcimizi sandıkta bırakmanın anlaşılır bir yanı var mı?

Kendi iki sandalyemizin adaylarını seçersek biz seçeriz, Rum siyasal partilere yama olmayız anlayışının arkasında birilerini rahatsız etmemek telaşı yatmıyor mu? AP seçimlerine destek olmak, ‘Kıbrıslı Türklerin kendi siyasi temsilcilerini seçme hakkının kaldırılması ve azınlık statüsüne indirgenmeleri siyasetinin önünün açılmasına bilinçsizce katkı koymak’sa, Türkiye iktidarına biat ettiklerini düşündüklerinizden ne farkınız kaldı? Avrupa Birliği Müktesabatı’nın askıda olmasına karşı mücadeleyi, güneyde çalışan, okuyan, yaşayan insanlarımızı temsilcilerinden mahrum bırakarak mı vereceksiniz? Orada ve Avrupa’da aktif olarak, güneydeki faşizmi gün yüzüne çıkarma ve faşizmle mücadele olanağını bunun için mi teptiniz?

Kıbrıs Türk solu ve sağı, Rum özel mülklerinin tazminat ödenmeden talanında, kara paranın ve kaynağının sorgulanmamasında, mikro-milliyetçilik yapmakta, birbirlerinin adaylarını destekleyerek kendi partilerindeki istemeyenleri etkisizleştirmekte ve kuşkusuz şükran kültürünün topluma zerk edilişinde her zaman dirsek temasındadır. 

Uluslararası baskı altındaki Türkiye’nin gri listeye girmesi ve Türkiye’nin listeden çıkabilmesinin KKTC’de kara paranın aklanmasının önlenmesine de bağlı olduğu bir konjonktürde, Ankara’nın acil uyarılarıyla KKTC'de ilgili yasaların geçtiği bir ortamda, tutuklanan inşaatçılar ve avukatlar arasında, Avrupa Parlamentosu’na bir milletvekili dahi gönderilmesin anlayışını savunanlar, Kıbrıs Türk toplumunun daha da yalnızlaşmasını bilerek ve isteyerek tercih etmişlerdir.

Bu yalnızlaştırma politikasının, Türkiye’nin tepkisini çekmeme gayretinden başka bir izahı yoktur. 

Kayıtsız ve sorumsuz politikaların bedelini sonunda siyasiler değil, düzgün işlerle anılmak isteyen şirketler, hak ettikleri kariyeri yapmaya çalışanlar olarak bizler ödeyeceğiz. Geçen mart ayında Alman televizyonu DW’de ‘Kuzey Kıbrıs Rusları Çekiyor’ adında kısa bir belgesel yayınlamıştı hatırlarsanız… Belgeselde, ‘Pek çok İranlı ve Rus, yaptırımlardan kaçınmak için şu anda Kuzey Kıbrıs'ta daire satın alıyor. AB yasaları yalnızca adanın güney kesiminde geçerlidir. Ekonomistler paranın da aklandığından şüpheleniyor’ denilmişti.

Kıbrıs Rum Hükümeti kara paranın aklanmasının önlenmesi için ABD’de FBI’la protokol imzalarken ve okları kuzeyin üzerine çekmek için her fırsatı tepe tepe kullanırken, KKTC Hükümeti ve muhalefeti Ankara’nın zoruyla geçirilen 2 yasayla durumun geçiştirilebileceğini sanıyor ve topluma liderlik edemiyor. Türkiye Yunanistan’la yakınlaşırken, KKTC’de çözüm yanlısı partilerin AP seçimlerine yüklenmemesi, biat edenlerin sadece sağ partilerden ibaret olmadığını göstermiyor mu?

KKTC, tarihinde ikinci kez yaptırımlara uğrama ve gri listeye alınma riski altındayken, CTP'nin ilk seçimlerde iktidara gelme hevesiyle ve Ankara’nın başına dış politikada dert açmayacağının güvencesini vermek üzere AP seçimlerini adeta boykot etmesinin başka bir açıklaması olabilir mi?

Çözüm ve AB’ye girmeksizin KKTC’de hiçbir sorun çözülemeyecekse ve siz artık AB’ye de rest çekiyorsanız o zaman size ne gerek var? Herkes UBP’li olsun gayri! Göstermelik dayanak noktanıza dahi sahip çıkmayıp, Ankara’ya göre yönünüzü belirleyecekseniz, çözüm yanlısı partilere niçin oy versin seçmen? 

Görünürde bir anlaşamadığımız çözüm meselesiydi, onda da bir salvoyla işi bitirdiniz! 'AB ve çözüm' dediniz, AP seçimlerine bile gitmediniz! Bütün hedefinizin bizlerin sırtından o koltuklara oturmak, aynı düzeni kendi partizanlarınızın şahsi menfaatlerini kollayarak devam ettirmek olduğunu bir kez daha kanıtladınız!

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın