Her türlü silah, uyuşturucu, kaçak ilaç, kaçak diğer mallar, kayıt dışı para ve insan kaçakçılığının yapılabildiği KKTC’nin deniz limanlarına bunca yıldır ısrarla x-ray cihazlarının alınmaması, önceden alınmış olanların tamir edilmemesi dikkat çekiyor.

Mikro-Makro’nun güvenilir kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Türkiye ikinci el x-ray cihazlarını hemen göndermek istedi ancak ikinci el cihazlar yerine yenilerinin temin edilmesi tercih edilerek, sorun yine çözülmedi.

Son günlerde Türkiye’de KKTC’yle bağlantılı sahte ilaç skandalının ikinci perdesi ve üçüncü perdesi gündeme gelince gözler tekrar deniz limanlarımızdaki denetimsizliğe çevrildi.

Türkiye'de yapılan sahte kanser ilacı soruşturmalarındaki KKTC bulgularına rağmen KKTC'de soruşturma derinleştirilmedi

Skandalla, Mağusa Serbest Liman ve Bölgesi’den kiralanmış özel alanda kurulu Port İsbi’de faaliyet gösteren ‘SBA Pharma’ adındaki şirketin Kazakistan’dan gelme sahtelenmiş ‘ICLUSIG’ adındaki lösemi (kan kanseri) ilacını KKTC’den Türkiye’ye sattığı, sahte ilaçların Türkiye’den de İsviçre’ye gönderildiği geçen sene Türkiyeli gazeteci Murat Ağırel tarafından ortaya çıkarılmıştı. 

5 Ocak 2023’de Meclis’te konuyu gündeme getiren CTP (Cumhuriyetçi Türk Partisi) Lefke milletvekili Salahi Şahiner’e cevaben, UBP (Ulusal Birlik Partisi) Lefkoşa milletvekili ve Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amacoğlu Başsavcılığa konu ile ilgili bir girişim yapılması gereğine işaret etmişti. Aradan tam 1 yıl geçmesine rağmen bu konuda bir ‘girişim’ yapıldı mı? 

Türkiye’de yapılan soruşturmada ise müfettişler kuzey Kıbrıs’ta kurulu olan SBA Pharma adlı firmadan “25A19E019” ve “PR072875” parti numaralı ICLUSIG isimli ilaçların temin edildiğini, ilaçların kaynağı olarak da Kazakistan’da bulunan “KAZUNIONPHARM COM LTD” adlı firmanın gösterildiği’ni tespit etti.

Sahte ilaçların satılmaya devam edilmesi için sahte bir analizle ilaçların sahte olmadığı iddia edilerek, Türkiye’de sahte analizle, sahtelenmiş ilacın satışı sürdü. Hatta bir kan kanseri hastası ‘ilaç’ hakkında şikâyette bulundu.

Türkiye Sosyal Güvenlik Kurumu, SGK, sadece 2 ayda sahte olduğu tespit edilen 120 kutu ICLUSIG 15 mg ve 160 kutu ICLUSIG 45 mg için 1 milyon 312 bin 500 euro ödedi. Türk Eczacılar Birliği’nin de 45 ve 15 mg’lik toplamda 62 kutu sahte ilaç için 508 bin 200 euro ödediği belirlendi.

Türkiye’deki soruşturma detaylarına rağmen KKTC’de neden soruşturma derinleştirilmedi?

Mikro-Makro, Port İsbi'deki skandalları gündeme getirmişti

Port İsbi daha önce 10 Ekim 2022’de bir başka şirketle, Maddox İçki Satış Pazarlama Ticaret Ltd.’nin ambarında çıkan yangınla gündeme gelmişti. 

Polis’in yaptığı açıklamaya göre ‘ambar içerisinde muhafaza edilen muhtelif miktar ve markalardaki alkollü içkiler, sigaralar ve tıbbi ilaçlar ile ambar binası tamamen yanarak zarar görmüş’tü.

Mikro-Makro olayın hemen sonrasında yaptığı özel haberde, Maddox ambarında yanan malların kaçak olabileceğine ilişkin şüpheleri ve aldığı duyumları paylaşmıştı.

Polis’in yanan mallar içinde ‘tıbbi ilaçlar’ da olduğunu açıklamasına karşın bu ilaçların sahte olup olmadığı da belirlenmemişti.

Mikro-Makro, Port İsbi’nin 2015’den bu yana direktörlüğünü avukat Serhan Çınar’ın yaptığını ve Maddox’un sahiplerinin Türkiye’de sahte bilanço düzenleyerek Türk bankalarını milyonlarca TL dolandırmakla suçlanan Burak Türeci ve Ali Levent Simer olduğunu ortaya çıkarmıştı. 

Ancak gerek Port İsbi yönetimi gerekse de Maddox şirketi yetkilileri hakkında herhangi bir soruşturma açılmamıştı. Mikro-Makro, konu hakkında neden soruşturma açılmadığını o tarihlerde sorgulamıştı.

Girne Turizm Limanı, Mağusa Limanı ve Port İsbi, her türlü silah, uyuşturucu, kaçak ilaç, kaçak mal, kayıt dışı para ve insan kaçakçılığının yapabileceği en riskli bölgeler olarak kabul ediliyor.

Port İsbi’nin sözleşmesi devlete yüklü miktarda borçlarını ödemediği ve sözleşmenin diğer yükümlülüklerini yerine getirmediği için Bakanlar Kurulu tarafından feshedilmesine rağmen şirket halen faaliyetlerine devam ediyor. 

Daha önce Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amacaoğlu, 2007’de 49 yıllığına kiralama yapan özel liman işleticisi konumundaki Port İsbi şirketinin faaliyetleri ile ilgili Mağusa Serbest Liman ve Bölgesi’ne geliş ve gidiş yük manifestosu verme zorunluluğu olmadığı için İsbi’nin faaliyetlerinin kontrolünün sadece Gümrük Dairesi tarafından yapıldığını açıklamıştı.

Amcaoğlu şirketin kira sözleşmesinin, 2020 yılı Temmuz ayında dönemin Bakanlar Kurulu tarafından feshedildiğini belirtmiş ve ‘Port İsbi’nin Serbest Liman İşletme Sözleşmesi olduğu için sözleşme gereği de hiç kimse şu anda kendisine müdahale edemiyor. Konu Mahkeme’dedir" demişti.

Mikro-Makro, konuyla ilgili yayınlarında Port İsbi’de ayrıca özel güvenliğin kuş uçurtmadığını tespit etmiş ve Maddox ambarında çıkan yangından ve sahte ilaç skandalından sonra dönemin Mali Polis müdürü Ediz Aytan’ın soruşturmayı neden derinleştirmediğini sormuştu.

Limanlardaki denetimsizlik ve x-ray cihazı sorunu nedeniyle deniz kapılarından KKTC’ye uyuşturucu girdiği ve KKTC’ye giren uyuşturucunun aracılar ve satıcılarla güney Kıbrıs’a sokulduğu iddialarını yıllardır dile getiriyoruz.

İki toplumlu çetelerin Surlariçi'nde sınırdaki metruk binalardan kuzeyden güneye uyuşturucu taşıdığını yıllardır yazıyoruz

İki toplumlu çetelerin denetimsiz limanlardan geçen uyuşturucuyu Lefkoşa Surlariçi’nde iki tarafın sınırları arasında metruk binalar üzerinden geçirdiklerini daha önce de bildirdik. 

Polis'te durumla ilgili dosyalar dolusu bilgi mevcut olduğunu yazmakla kalmadık, Surlariçi’nde göstermelik tel örgülerin sürekli söküldüğünü, tel çekilmiş noktalarda insanın geçebileceği kadar alanlar açıldığının görmezden gelindiğini ve hatta bazı yerlerde karşı tarafa atlama düzenekleri bile kurulduğunu da duyurduk. Fotoğraflarını Polis’le paylaştık.

Halil Falyalı yaşarken her hafta ofisinde Kıbrıslı Rum Loukas Fanieros ile düzenli toplantılar yapmıyor muydu? 

İki toplumlu çeteler Kıbrıs’ta o kadar iç içedir ki Halil Falyalı’nın ortağının Kıbrıs Rum mafyası olduğu iddia edilmiştir. Falyalı yaşarken her hafta ofisinde Loukas Fanieros ile düzenli toplantılar yapılmıyor muydu?

Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum statükocular birbirlerini lanetler görünürken her zaman gizlice anlaşarak birbirlerini desteklediler.

Gökhan Naim ve Ayça Alav cinayetlerinde failler Kıbrıs'ın güneyine yardımsız mı kaçtı?

KKTC’de yaşanan son iki döviz bürosu soygunu sırasında, 2019’da Gesfi Döviz Bürosu’nun sahibi Gökhan Naim’in; 2023'ün Aralık ayında Alav Döviz Bürosu sahiplerinden Ayça Alav’ın öldürülmesinde failler her seferinde güney Kıbrıs’a kaçabilmiş ve izlerini kaybettirebilmiştir. 

İki toplumlu çeteler ve KKTC kaçakçıları limanlarındaki denetimsizlikten çok ciddi fayda sağlıyor. 2024 yılında iki x-ray cihazının Türkiye’den KKTC’ye hibe edileceğine dair açıklamalar yapılsa da, Türkiye yetkililerinin eldeki 2’inci el cihazları KKTC’ye göndermeyi teklif ettiği yanlış mı? Bu teklifin kabul edilmeyip 2 yeni cihazın hibe edilmesinin istendiği doğru değil mi?

İki x-ray cihazı Türkiye’den hibe edilse dahi elde denetimleri yapacak yeterli personel olmadığı, cihazların yüksek maliyetli bakım ve onarım çalışmaları için yeterli kaynak olmadığı belirtiliyor. 

Nitekim Bayındırlık ve Ulaştırma eski Bakanı Ahmet Kâşif, 2014 yılında Girne Limanı’nda 6 aydır bozuk olan iki x-ray cihazı için ‘Kaynak bulundu. Bu konuda Liman Dairesi Başkanı'na yetki verdim. Sıra tamir edecek firmayı beklemeye geldi. Firma gelince cihazlar tamir edilecek" yanıtını vermiş ve geçen 10 sene içinde cihazlar tamir edilmemişti.

Türkiye’ye iki x-ray cihazı için resmi talep yapıldı mı? Hibe alınması bazı şartlara bağlı değil mi?

Görüştüğümüz Maliye Bakanlığı yetkilileri 7 Ocak’ta, bu pazar günü yapılacak yazılı sınavlarda Lefkoşa’ya 5, Girne’ye 6 memur olmak üzere toplam 11 kişinin III. Derece Gümrük ve Rüsumat Memuru olarak alınacağını hatırlattı ve 11 memurun Türkiye’den gönderilecek x-ray cihazları için yeterli olacağını iddia etti.

Türkiye’ye iki x-ray cihazı için resmi talep yapıldı mı? Hibe alınması bazı şartlara bağlı değil mi? O şartlar yerine getirilmeden ve resmi başvuru yapılmadan x-ray cihazlarının gelmesi nasıl söz konusu olacak?  

Konuyu gerek Maliye Bakanlığı’ndan gerekse de İçişleri Bakanlığı’ndan takip etmeyi sürdüreceğiz.