Dünya

Şirketler artan enflasyon ve yükselen durgunluk karşısında ne yapmalı?

Stagflasyon döneminde bir işletme nasıl yönetilir?

7 Haziran'da Dünya Bankası, "birkaç yıl boyunca ortalamanın üzerinde enflasyon ve ortalamanın altında büyümenin şimdi muhtemel göründüğü" uyarısında bulunmuştu.

Yapılan yeni bir araştırma, enflasyon oranının neredeyse 1980'deki zirvede olduğu kadar yüksek olduğunu ortaya koyuyor. 

Koşullar ekonomileri enflasyonist ortamda durgunluğa, "stagflasyon"a sürüklüyor. Böyle bir ortamda dahi şirketler hem hedefledikleri gelirleri elde etmek hem de nakit akışını sağlamak zorundadır.

Bu da bir yandan giderleri azaltmayı bir yandan da maliyette yaşanan enflasyonu, satış hacimlerini azaltmaksızın müşterilere yansıtmayı zorunlu kılıyor.

Pandemi sonrası tedarik zincirlerindeki sıkıntılar halen devam ediyor. Küresel bazda nakliye halen yüksek bir maliyet içeriyor. Öte yandan iş piyasalarında çalışanlara yönelik sıkıntılar da devam ediyor ve iş gücü piyasasında ücretler halen yüksek.

Girdilerde patronların en kolay kontrol edebileceği şey ücretli emektir! Nitekim Avrupa’ya göre eli daha rahat olan ABD’de işten çıkarmalar başladı. Daha düne kadar yüksek maaşlar ve bonuslarla çalışan arayan şirketler bugün maaşlı personeli azaltmaya başladı. Elektrikli araç üreticisi Tesla maaşlı çalışan sayısını %10 oranında azaltacağını açıkladı. Teknoloji devleri otomasyon ve işgücü verimliliğinden bahsederek işten çıkarmalara hazırlanıyor.

Bununla birlikte, mevcut iklimde katı yürekli maliyet kontrolü kârlılığı korumak için yeterli olmayacaktır. Kalan maliyet enflasyonu müşterilere aktarılmak zorundadır.

Birçok şirket, talebi azaltmadan fiyatları yükseltmenin zorluğunu öğrenmek üzere... Zayıf rekabete sahip olan şirketler müşterilerin bir ürünü satın almaktan kaçınmasını ve enflasyona bağlı artışları müşterilerine yansıtmayı geciktiremez ya da önleyemezler. Güçlü bir marka, Starbucks gibi rekabet edebilen bir marka ise bunu yapabilir: Starbucks, mayıs ayında kahvedeki fiyat artışlarına rağmen, kafeinli içeceklerinde aşırı yüksek talebe ayak uydurmakta zorlandığını açıklamıştı. 

Ancak son günlerde tüketicilerin enflasyona karşı duyarlılığı arttı. Bu da firmaların sık sık fiyat artışları yapmasını daha riskli hale getiriyor. Nitekim tüketiciler alımlarını azaltmaya başladı.

Müşteriler kemerlerini sıktıkça maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmak dikkatli bir yönetim gerektirir. Yöneticiler gerçek zamanlı algoritmik fiyat ayarını kullanabilir ve tüketicilerin tepkisine göre ayarlamalar yapabilir. Bununla birlikte tüm firmalar yükselen fiyatların hızının ne kadar süre artmaya devam edeceği ve müşterilerinin bu artışları tolere etmekteki sınırları konusunda daha uzun vadeli bir görüşe sahip olmak zorundadır.

Bir firma tedarikçilere ödeme yapmak için müşteriler tarafından ödenmek zorundadır. Geciken ödemeler, teslim edilen nakdin satın alma gücünü enflasyonun hararetinde söndürür. 

Şirketler gelirleri ve maliyetleri kontrol altında tutsalar bile enflasyon şirket bilançolarında tahribat yaratıyor. Bu, daha da sıkı işletme sermayesi yönetimi gerektirir. Yani alacakların ödenmesinin kaç gün sürdüğü, tedarikçilere yapılacak ödemelerin ne kadar sürede yapılması gerektiğini ve envanteri devretmenin ne kadar sürdüğünü iyi yönetebilmeyi gerektirir.

Ünlü yatırımcı Warren Buffett 1980’de benzeri enflasyonist bir ortamda hissedarlara yazdığı bir mektupta, şirketin yatırımcıların sermayesini "çiğnemeye" başlamaması için, kullanılan sermayede bir artış olmayacaksa, kârların, fiyatlardaki artışlarla orantılı olarak artması gerektiğini hatırlatmıştı. Aynı mesaj 2023 için de geçerli olabilecektir.

Kaynak: The Economist

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın