Kıbrıs’ın kuzeyinde, Beşparmak Dağları'ndaki taş ocaklarının ‘kontrolsüz ve yasa dışı sömürüsü’nün, doğal çevrede geri döndürülemez zararlara neden olduğu kaydedildi.
Kıbrıs Rum Fileleftheros gazetesi ‘İşgal altındaki bölgeler, haksız rekabetin ve çevresel yasa dışılığın sahasına dönüşürken, serbest bölgelerdeki işletmeler sıkı bir Avrupa çerçevesi altında faaliyet gösteriyor.’ diye yazdı.
Gazete haberinin ekran görüntüsü.
Haberde, ‘Beşparmak sıradağlarının dramatik biçimde değersizleşmesi, çevresel yönetim ve korumanın tüm ilkelerini vahim şekilde ihlal eden, düzensiz, yasa dışı ve yağmacı taş ocakçılığı yoluyla hız kesmeden sürüyor.’ denildi.
Kıbrıs Rum Madenler ve Taş Ocakları Dairesi Müdürü Stelios Mihail, gazeteye konuşarak ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hiçbir denetim gerçekleştiremediği 'işgal altındaki topraklarda' hâkim olan trajik duruma’ dikkat çekti.
Mihail, “Beşparmak’ta taş ocakçılığı her sınırı aşmış durumda. Hiçbir planlama yok. Bu, doğal çevre üzerinde çok ciddi etkileri olan yağmacı bir gelişmedir ve hassas ormanlık alanlara kadar ulaşmaktadır.” dedi. Mihail’in, Girne kazasının Koutsoventis (Güngör) kökenli ve tahribatı bizzat yaşayan biri olduğu bildirildi.
Yeşil Hat Yönetmeliği’nde değişiklik yapılması isteniyor: Haspolat'a dikkat çekildi
Habere göre, çevresel tahribat tek sorun değil. Aynı zamanda, Mya Milia (Haspolat) geçidi üzerinden kum, çakıl, kırma taş gibi 'agrega' denilen malzemelerin olası taşınması, yetkililer için yeni bir “baş ağrısı” yaratıyor. Mihail’in iddiasına göre, “Haksız rekabet meselesi ortaya çıkıyor çünkü 'işgal bölgelerinden' gelen malzemeler hiçbir çevresel veya teknik sertifikaya sahip değil ve üretim maliyetleri de belirgin şekilde daha düşük.”
Mihail'e göre, Kıbrıs Cumhuriyeti Başsavcılığı'nın düzenlemeyi derinlemesine inceleyerek Yeşil Hat Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasını ve Beşparmak’tan çıkarılan taş ocağı malzemelerinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin maden kaynakları” kisvesiyle serbest bölgelere taşınmasının engellenmesini sağlaması gerekiyor, zira bu bölgeye taş ocağı imtiyazı verilmemiştir.
‘Yasaya aykırı üretime ticaret yoluyla meşruiyet sağlanıyor’
Kıbrıs Rum Beton Üreticileri Birliği'nin, bu malzemelerin taşınmasının derhal yasaklanması gereğine dair hükümeti ve Avrupa’daki muhataplarını defalarca uyardığı belirtilen haberde, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e ve Kıbırs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’e gönderilen yazılarda, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda yasal engellerin de bulunduğu vurgulandı çünkü ‘bu ürünler yasa dışı şekilde istismar edilen Kıbrıslı Rum mülklerinden elde edilmektedir.’
“Birkaç yıl içinde Lefkoşa’daki oteller ‘deniz manzaralı’ oda satacak hale gelecek”
Pan-Kıbrıs ve Avrupa Taş Ocağı Dernekleri adına konuşan Antonis Laturos'un, Yeşil Hat Yönetmeliği’nin değişmesi için Avrupa düzeyinde yoğun çaba gösterdiği kaydedildi. Laturos, “AB’den açık bir tutum bekliyoruz. Biz tüm kurallara uyarak çalışırken, 'işgal altındaki bölgeler'den gelen ürünlerle yasa dışılığın ticaret yoluyla meşrulaştırılmasına göz yumulamaz.” dedi ve dağlardaki tahribata atfen “Birkaç yıl içinde Lefkoşa’daki oteller ‘deniz manzaralı’ oda satacak hale gelecek” esprisini yaptı.
AB: “Sorunu biliyoruz ama yaptırım gücümüz yok”
Avrupa Parlamentosu Üyesi Loukas Fourlas’ın Avrupa Komisyonu’na yönelttiği soruyla, Beşparmak’taki çevresel tahribatı durdurmak, 'yasal' Kıbrıs işletmelerini desteklemek ve Avrupa çevre mevzuatına uyumu sağlamak adına AB’nin ne yapacağına dair net yanıt istendi. Uyum ve Reformlardan sorumlu eski Komiser Elisa Ferreira’nın yanıtı oldukça açıktı: Komisyon sorunu bildiğini kabul etti ancak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin etkin kontrolü dışında kalan bölgelerde önlem alma gücüne sahip olmadığını belirtti. Bu nedenle, çözüm için İki Toplumlu Çevre Teknik Komitesi’yle iş birliği yapılmasını önerdi.
Avrupa Taş Ocağı Derneği’nin mektuplarına AB’nin yanıtında şu ifadelere yer verildi: “Bu ürünlerin tümü, AB pazarı için öngörülen düzenlemelere uygun olmalıdır. Komisyon’un 1480/2004 sayılı Yönetmeliği'nin 4(2) maddesi uyarınca, Kıbrıs Cumhuriyeti makamları, hat üzerinden geçen ürünlerin sağlık, güvenlik, çevre ve tüketici korumasına dair Yeşil Hat Yönetmeliği'ne uygunluğunu sağlamakla yükümlüdür.”
Beşparmak, Natura 2000 ağına giremiyor: "Beşparmak Dağları’nda 36’dan fazla ‘yasa dışı taş ocağı’, dağları acımasızca oymaktadır"
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eski Çevre Komiseri Ioanna Panayiotou, henüz 2016 yılında Beşparmak sıradağlarının büyük tehlike altında olduğunu ve burayı “doğal bir miras alanı” olarak tanımlamıştı. Haberde, bölgenin normal şartlarda Natura 2000 ağına dâhil edilmiş olması gerektiği ancak ‘işgal nedeniyle’ bunun mümkün olmadığı ileri sürüldü.
Bilimsel değerlendirmelere göre, taş ocakçılığının habitatların tahribi, nadir türlerin yok olması, yer altı su kaynaklarının bozulması ve manzaranın tamamen değişmesi gibi çevresel etkileri zaten görünür durumda. Beşparmak Dağları’nda 36’dan fazla ‘yasa dışı taş ocağı’, dağları acımasızca oymaktadır.
Haspolat yakınlarındaki taş ocaklarının 1974 öncesinde Kıbrıslı Rumlara ait olduğu belirtildi ve taş ocağı malzemelerinin kuzeyden güneye taşınmasının yasaklanması talep edildi
Kıbrıs Rum Beton Üreticileri Birliği, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Tarım, İçişleri ve Ticaret bakanlıklarına gönderdiği mektuplarla, Haspolat’ta olası yeni bir geçidin veya başka herhangi bir geçidin açılması yoluyla, ‘işgal altındaki’ bölgelerden agrega malzemelerinin taşınmasının önlenmesini talep etti. Birliğe göre, Haspolat yakınlarındaki taş ocakları 1974 öncesinde Kıbrıslı Rumlara ait olup, ‘Türk istilası’ nedeniyle terk edilmek zorunda kalınmıştır. Bugün bu ocaklar, çevresel denetimden tamamen yoksun ve Avrupa standartlarının dışında faaliyet gösteren 'yasa dışı' yapılarca işletilmektedir.
Birliğin talepleri arasında ‘İşgal altı bölgelerden’ herhangi bir geçit üzerinden agrega malzeme taşınmasının yasaklanması da bulunuyor.
Haberin tamamı için bkz. Fileleftheros, Angelos Nikolaou
Fotoğraf: Yeşil Barış Hareketi, YBH Başkanı Feriha Tel'in Face hesabından alınmıştır.
Yorumunuz