Yozlaşmanın katlanarak devam edeceği inancı yaygındır. Hâlbuki hiçbir yozluk sonsuza kadar sürmez, süremez. Başkalarının yarattığı pislik ilk etapta etrafındakileri rahatsız eder. Pislik arttıkça malın sahibi gelir, pisliği yaratanın mülkünü kirlettiğini ve değerini düşürdüğünü söyler. Pislik her yerde görülmeye başladıkça kokusundan, görüntüsünden, yaydığı mikroptan endişelenen toplumun bütününden sesler yükselir. Lefkoşa’nın bol çöplü, iri fareli günlerindeki tepkilerimiz misali… ‘Aman her yer daha fazla fareyle dolsun, bize ne’ diyebildik mi?
Büyük yatırımlar ülkeye istihdam sağlayacak, devlete vergi geliri bırakacaktı. Politikacı günü kurtardı; özelleştirmeler, vakıf arazilerini kiralamalar gırla gitti. Yatırım KKTC’de iken yapım malzemesi başka ülkeden, çalışanı başka başka ülkelerden, etinden domatesine bambaşka ülkelerden geldi. 1 verip 100 almanın; 1’i verirken öfleyip püflemenin sonu ise hiç gelmedi. Televizyona çıkıp ahkâm kestiler: Burası nasıl bir devletmiş, ne bürokrasiymiş ama, tembellikse diz boyuymuş... Miş muşlar içerisinde trilyoner oldular ama sövmeye devam ettiler. Haklı oldukları yanlar yaptıkları haksızlıklar ve hukuksuzluklar arasında eridi sonunda. İnşaat furyası sayesinde sahtekârlık yapıp geri gidenlerin yanında parayı toplayıp, mevzu yatırıma, devlete KDV ödemeye dayanınca dava üzerine dava açarak borcunu öteleyenleri gördük. Yasa dışı betçisi birken üç, üçken beş; ucunda güya para var ya, marketçisi bile betçi oldu. Ne yaptığını bilmez öğrencileri tuzağa düşürdüler, hayatlarında kazanamayacakları paraya gözü dönerek bodoslama dalan gençlerin sırtlarını sıvazladılar.
Gel zaman git zaman oda spreyinden fazlasıyla nasibini almış, pirüpak, gıcır gıcır paketlerle topluma hediyelerin en büyüğü gibisinden takdim edilen yatırımlardan toplumu rahatsız eden pis kokular çıkar oldu. Devletle işlerin yürümediği gerçekti ancak ‘nasıl olursa olsun ama özelleşsin’i savunanlar aynı yatırımcılardan kendi alacaklarını dahi tahsil edemedi. Tanınmayan KKTC’ye akın akın gelen pek mühim yatırımcılarımızın küçümsenmeyecek bir bölümü fırsatçılık yapmakta sınır tanımadı. Cebine para girecekse kaplan, para çıkacaksa fareyi oynayanlar göstermelik birkaç sosyal sorumluluk; imaj parlatan bir iki sıradan faaliyetle topluma hiçbir şey vermeden, hep kendileri için alabildiklerini aldılar.
Devlet alacağını toplasın da deyiveren politikacılar mide bunaltan pis kokuya burunlarını tıkadılar. Kaç yerel şirket ‘büyük’ yatırımcılarından tahsil edemedikleri alacakları için devletin kapısını çaldıysa duymazdan geldiler.
Şimdi… Her şey apaçık ortaya çıkmışken önce devleti yönetme iddiasında olan, kire bulaşmış politikacı zatlar sandıkta bir bir kendilerine getirilmeli ve ilelebet siyasetten kovulmalı. Politikadan men edilmeliler ki peşkeşlerle olmayacak ‘yatırımcı’lara devletin elindekilerini bir daha hibe edemesinler. Fakat siz etraftaki pisliğin temizlenmesinin seçimden geçtiğine hâlâ inanıyorsanız, bir yığın insan da yerine gelenin benzerlerini yapacağından emin. Bizde kafa bu oldukça istemeyene, mesafe koyana da önce adabıyla; olmadı terbiye sınırlarının dışına çıkarak gereğini yaptırırlar zaten. İktidar olmak ümidiyle seçime 1 ay kala sözünü söyleyemeyen, bazı vatandaşlıkları Türkiye’de ve ABD’de kopan gümbürtüye rağmen es geçen, iktidara geldiğinde mi ağzını açabilecek…
Göre göre bu oyuna girenlerin ve iktidarı hedefleyenlerin nasıl döküldüklerini geçmiş tarih sayfalarımız gösterdi; gelecek takvimin yaprakları da tek tek yazacak. Dileyen gene denesin, yine görsün. Bile bile hata yapmak insana mahsus… Amma vebali büyük, önceden tasarlayarak toplum öldürmeye girer bu kadarı artık...
Gittiğimiz yolun doğru olmadığını görüyoruz fakat her seferinde gelenin gideni arattığı bir başkalaşım içinde, daha beter bir pisliğin içine gömülerek susuyoruz. İktidar hırsı ile kavrulmayan siyasetçilerin yapması gereken, seçime katılımı reddederek halkı sosyal adaletsizlik ve kayırmacılığın her türlüsüne karşı çıkan gerçek bir eylem zeminine çağırmaktır. Usanmadan doğru bildiğini ifade eden, iktidar tepsisine yaslanmadan ve tepsiden fiziken veyahut ruhen nemalanmadan yolu yürüyenler nihayetinde toplumu kazanacaktır.
Yorumunuz