Küresel ekonomi 2025’e, on yıllardır yaşanan en kötü enflasyon şokunun ardından dünyanın önde gelen merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmeye çalışmasıyla ve artan jeopolitik gerginliklerin beklentileri tehdit ettiği bir ortamda girdi.
Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki ikinci döneminin ekonomik gündemi domine etmesi bekleniyor. Başkan seçilen Trump ABD ithalatına kapsamlı tarifeler uygulama tehdidinde bulunurken küresel ticaret gerginlikleri ufukta beliriyor.
Britanya ekonomisi tökezlerken enflasyonist baskılar devam ediyor. Avro bölgesinin Almanya ve Fransa gibi büyük ekonomileri siyasi çalkantılara gömülmüş durumda. Pekin, Çin ekonomisini canlandırmak için mücadele ederken, küresel güneydeki ülkeler artan borç faiz ödemeleriyle karşı karşıya...
Birkaç ay önce, 2025'in uluslararası makroekonomi için onlarca yıldır en dikkat çekici yıl olabileceği düşünülüyordu. Önde gelen ekonomilerdeki enflasyon merkez bankalarının hedeflerine doğru sürdürülebilir bir şekilde iniyordu, işgücü piyasaları neredeyse tam istihdamdaydı ve faiz oranları, ekonomik aktiviteyi ne kısıtlamaya ne de artırmayı hedefleyen nötr bir seviyede bulunuyordu. Büyüme görünümü beklentilere yakındı. 2025 artık vadettiği gibi istikrarlı bir durum yaratacak gibi durmuyor. Bunun yerine merkez bankaları 2024’ü bir miktar kaygı içinde sonlandırdı.
FED daha az faiz indirimi ve daha fazla enflasyonist baskı olacağını öngördü
ABD Merkez Bankası, Federal Rezerv (Fed) Başkanı Jay Powell, 2025'te daha önce beklediğinden daha az faiz indirimi ve daha fazla enflasyonist baskı olacağı yönündeki yeni görüşünü açıkladı. Powell, Fed'in borçlanma maliyetinin %4,25 ila %4,5 olmasıyla nötr faiz oranlarına daha yakın olduğunu belirtti ancak şartların “kısıtlayıcı olduğuna inanıyoruz." dedi.
ABD’de Federal Açık Piyasa Komitesi'nin bazı üyeleri ayrıca, ekonomik projeksiyonlarına iktidara gelen Donald Trump yönetiminin muhtemel politikalarını da dahil ettiler ve önceki tahminlerini yukarı yönlü revize ederek, faiz oranlarını ve enflasyon tahminlerini artırdılar.
Avrupa Merkez Bankası yavaşlamadan endişe ediyor
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, enflasyon yenilinceye kadar politikanın "yeterince kısıtlayıcı" kalması ihtiyacını sürdürmek yerine, merkez bankasının enflasyon riskinin artık "çift taraflı" olduğunu düşünmesi nedeniyle bu ifadenin kaldırıldığını açıkladı. Lagarde, büyümede yavaşlamaya karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın faizde %1,75 ile %2,5 arasında bir yerde nötr bir oran gördüğünü söyledi, yani faizin mevcut %3 oranının sadece biraz altında kalmasını tahmin etti.
İngiltere Merkez Bankası'nı durgunluk içinde enflasyondan korkusu sardı
İngiltere, ekonomisinin kıta Avrupası'ndan farklı olduğunu iddia etmeyi sever. Bir bakıma öyledir. Avro Bölgesi düşük büyüme ve düşük enflasyona sahipken, Britanya'da durgunluk esintisi var. Ekim ayına kadar olan üç ayda büyüme durdu. Hizmetler enflasyonu eylül ayından bu yana yıllık %5 oranında sabit kalırken, özel sektör düzenli maaşı ekim ayına kadar olan yılda %5,4 oranında arttı. Bu verinin işaret ettiği 2025 yılında enflasyonist ya da daralmacı bir yönde gidişat olduğudur. Mevcut durum İngiltere Merkez Bankası için oldukça rahatsız edici ve bu İngiltere Merkez Bankası’nın aralık ayındaki toplantınsında Para Politikası Komitesi'ndeki üyeler arasında yaşanan büyük ayrışmalarla da ortaya çıktı.
Japonya Merkez Bankası Trump ve yen konusunda endişeli
Geçtiğimiz baharda pozitif bölgeye doğru bir hareket başlatan ve bu yüzyılın neredeyse tamamında geçerli olan sıfır faiz oranı ortamını sona erdiren Japonya Merkez Bankası, daha fazla normalleşme konusunda aniden soğudu. Ekonomik rakamlar daha fazla faiz yükselişi engellemiyor ancak merkez bankası zayıf para birimi yen nedeniyle ithal enflasyona ilişkin çelişkili endişeler ile 2025'te Trump ve tarife kaynaklı bir yavaşlama korkusu arasında sıkışmış durumdadır.
Çin Halk Bankası Japonya'ya dönüşmekten kaygı duyuyor
Çin’in merkez bankası Çin Halk Bankası, aralık ayında resmi para politikası duruşunu 14 yıl aradan sonra ilk kez "ihtiyatlı"dan "ılımlı bir şekilde gevşek"e düşürdü. Bu, Çin yetkililerinin sıfıra yakın seyreden enflasyon, zayıf büyüme ve tüketici faaliyetlerinde neredeyse hiç ivme olmamasından ve enflasyon konusunda giderek daha fazla endişe duyduklarının bir işareti olarak okunuyor. Düşen Çin tahvil piyasası getirileri, yatırımcıların ekonominin yeterli büyüme oranlarını sürdürmek için teşvike ihtiyaç duyduğuna inandıklarını gösteriyor.
Brezilya Merkez Bankası geçmişin tekrarlanmasından endişe ediyor
Brezilya'da istikrar belirtileri bulmak zor, para birimi aralık ayında tüm zamanların en düşük seviyelerine ulaştı. Banco Central do Brasil (BCB) önemli bir para müdahalesinin yanı sıra faiz oranlarında yüzde bir puanlık artış yaptı. Enflasyon sadece mütevazı bir şekilde artıyor ancak ülkede bütçe açığı yüksek ve sermaye kaçışı yaygınlaştı. Ekonomi güveni yeniden sağlamak için finansal istikrara ihtiyaç duyacaktır. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'nın bu ayın başlarında "bu ülkedeki tek yanlış şeyin yüzde 12'nin üzerinde olan faiz oranı" demesi nedeniyle ekonomide istikrara kavuşulması zor olabilir.
Türkiye'de milyonlarca ücretli çalışanın yıl boyunca harcamalarını daha da kısması ve yoksulluğun artması bekleniyor. Ekonomik büyümenin yüzde 3, enflasyonun ise en iyi ihtimalle yüzde 30'lara inmesi beklentisi hakim
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 26 Aralık'ta enflasyonist baskıdaki ılımlılığa atıfta bulunarak faiz oranlarını 2,5 puan düşürerek, kısa vadeli faiz oranını %47,5'e indirdi. Türkiye ekonomisi son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon sonuç" tezini hayata geçirmek istemesiyle ağır bir ekonomik darboğaza sürüklendi. TÜİK'e göre, Kasım 2020'de yüzde 15 seviyesinde olan enflasyon, iki yıl sonra, Kasım 2022'de yüzde 85'i gördü. Bağımsız kuruluşların açıkladığı enflasyon verileri ise vatandaşın hissettiği enflasyonun bu dönemde yüzde 150'lere dayandığını gösteriyor.
Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerinden biri haline gelen Türkiye'de TCMB'nin faiz politikası ve enflasyon beklentileri üzerine tartışmalar, 2025'te de devam edecek. Yılın son günlerinde Merkez Bankası'nın 22 ayın ardından sürpriz bir faiz indirimine gitmesi, 2025 yılında AK Parti hükümetinin enflasyonla mücadele ile büyüme arasında gerilimli bir süreç yaşayacağına işaret ediyor. Yıl sonu enflasyonu yüzde 45 düzeyinde seyrederken, 2025 yılı için asgari ücrete yapılan yüzde 30'luk zam çalışanlar ve muhalefet tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Milyonlarca ücretli çalışanın bu yıl harcamalarını daha da kısması ve yoksulluğun artması bekleniyor.
Bu süreçte enflasyonla mücadele kapsamında kamuda tasarruf tedbirlerini artıracak ve vergide adaleti düzenleyecek maliye politikalarının ve yapısal reformların devreye sokulup sokulmayacağına dair soru işaretleri sürüyor. Türkiye ekonomisindeki büyümenin yüzde 3 düzeyinde seyretmesi, enflasyonun ise en iyi ihtimalle yüzde 30'lara inmesi beklentisi hakim.
Kaynaklar: Financial Times – DW
Yorumunuz