Politis gazetesinden Kıbrıslı Rum gazeteci Maria Fragkou, “Kıbrıslı Türkler sokaklara daha kolay çıkıyor – Kıbrıslı Türk toplumunun eylemleri daha sık ve daha kararlı” başlıklı yazısında, Kıbrıslı Türklerin protesto kültürüne dair çarpıcı gözlemlerini aktardı. Fragkou, “Ne zaman ayağa kalksalar, Kıbrıslı Türklerin ayaklanmaları çoğulcu, çok sesli bir karakter taşıyor. Aynı zamanda, K/T’lerin öne sürdüğü talepler daha nitelikli bir dokuya sahip.” sözleriyle Kıbrıs Türk toplumu eylemlerinin kapsamlı yapısına dikkat çekti.
Gazeteci, “Kıbrıs halkı olarak bütün halinde, iktidarlara karşı eylemlerimiz ve taleplerimiz konusunda oldukça uyuşuk sayılırız. İspanyollar, İtalyanlar, Portekizliler, Fransızlar ve Yunanlılar gibi diğer Akdeniz halklarının sahip olduğu patlayıcı dinamizme sahip değiliz. Ancak, son yıllarda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin eylemlerini kıyasladığımızda, bizim toplumumuz oldukça geride kalıyor. Diğer toplum çok daha aktif ve mücadelecidir. Kıbrıslı Türkler, nüfusa oranla, açıkça daha kitlesel eylemler yapıyor. Ve onların ayaklanmaları çoğulcu, çok katılımlı bir karakter taşıyor. Aynı zamanda, öne sürdükleri talepler Kıbrıslı Rumların taleplerine göre daha nitelikli bir yapıya sahip. Örneğin; Türkiye’den gelen kültürel yabancılaşmaya karşı ayaklanıyorlar, dini köktenciliğe karşı baş kaldırıyorlar. Ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerle ayağa kalkıyorlar.” ifadeleriyle durumu değerlendirdi.
Kıbrıslı Rumların protestolarının çoğunlukla “sektörel” olduğunu vurgulayan Fragkou, avcıların, öğretmenlerin, doktor ve hemşirelerin, hayvancılıkla uğraşanların veya polislerin sadece kendi talepleriyle ilgili sokaklara çıktığını, bazı siyasi ve sendikal eylemlerin ise yalnızca kendi çevrelerini mobilize edebildiğini belirtti. Yakın geçmişe bakıldığında Kıbrıs Rum toplumunun sadece tüm sendikaların birlikte organize ettiği, halkı kapsayan “otomatik maaş ayarlaması” eyleminde toplumsal bir birlik sergileyebildiğini ifade etti.
Maria Fragkou yazısına şöyle devam etti: “Kıbrıslı Türklerin birkaç gün önceki “Geçit Yok” genel sloganıyla son kitlesel eylemi, diğer toplumun sorunlarına karşı her zaman kayıtsız duran Kıbrıslı Rumları bile şaşkına çevirdi. Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türklere yalnızca ‘işgal’i yerden yere vurmak istediklerinde, milliyetçi söylemlerini ve vatansever retoriklerini güçlendirmek istediklerinde atıfta bulunurlar; ne kendi toplumlarının diğer topluma karşı yaptığı hataları, ihmalleri ve suçları dile getirirler, ne de yeniden birleşme ve birlikte yaşama ihtiyacını konuşurlar.”
Kıbrıslı Türklerin 2003’ten bu yana gerçekleştirdiği ortak eylemleri kronolojik olarak sıralayan makalede, Kıbrıs Üniversitesi Türkoloji ve Orta Doğu Çalışmaları Bölümü öğretim üyesi Prof. Nikos Muduros’un salı günü gerçekleşen protestoya dair çevrim içi ortamda paylaştığı değerlendirmelere de yer verildi.
Muduros, “‘İşgal altındaki topraklar’da başörtüsü nedeniyle yaşananlar, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında bir fark varsa bunun dinlerle ilişkilerinin evrimi olduğunu kanıtlıyor,” sözleriyle yaşananların sosyolojik arka planına işaret ederken, ortaöğretim kurumlarında başörtüsünün serbest bırakılmasına karşı düzenlenen protestolara Mustafa Akıncı ve Serdar Denktaş gibi farklı ideolojik çizgilere sahip siyasetçilerin birlikte katılmasını, dikkat çekici bir ortaklaşma örneği olarak değerlendirdi. “Bu, laikliğin Kıbrıslı Türk kimliğinin yapısal-bütünleyici bir parçası olarak tarihsel boyutunun kanıtlarından biridir,” diye düşünen Nikos Muduros, “laikliğin yalnızca bir ideolojinin politik iddiası olmadığını” vurgulayarak, “Kıbrıslı Türkler için aynı zamanda bir pan-toplum [tüm toplumu kapsayan] meselesidir. Tüm politik ve ideolojik alanlara nüfuz eder.” dedi.
Maria Fragkou'nun makalesinin tamamını Politis'ten okuyabilirsiniz.
Yorumunuz