Yazılar

Başsavcı Sarper Altıncık açıklama yapacak mı?

Falyalı sonrası sivrilen taklitçileri artık sızdıkları her kurumdan defedilmelidir.

Duymuşsunuzdur, Facebook’ta açılmış bir hesaptan yayınlanan bir ses kaydında, bir davada yargılanan iki sanığın telefonda konuştuğu iddia ediliyor. 

Olay bazı yerel gazeteler ve ülkemizin ünlü bir ceza avukatı tarafından günlerdir gündeme getiriliyor.

İki sanık, davanın düşmesini sağlamak için haklarında şikâyet yapan Erkut Hafız’ın ifadesinin nasıl değiştirileceğini tartışıyor.

Sanıklardan biri diğerine birden fazla kez, şikâyeti yapanın “direkt Başsavcı Sarper’e gitmesi”ni tavsiye ediyor. “Başsavcı Sarper”, KKTC Başsavcısı Sayın Sarper Altıncık…

Bu kayıttan sonra garip ‘gelişmeler’ olduğu öne sürülüyor. 2022 tarihli bir haberimizde ve 2023'te gündeme getirdiğimiz iddialara göre, şikâyetçiye ifadesini değiştirmesi için baskı kuruluyor. Sonunda şikâyetçinin bir başka davadan yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması talebine Başsavcılık itiraz etmiyor ve itiraz yapılmayınca Mahkeme yasağı kaldırıyor. 

Şikâyetçi Erkut Hafız ülkeyi terk ediyor. Sanıkları arasında, konuşmalarının kaydedildiğinden habersiz iki sanığın da bulunduğu dava, Başsavcılığın ana tanığı konumundaki şikâyetçi yurt dışına gidip gelmediği için takipsizlikle sonuçlanıyor. Sanıklar da şikâyetçi ülkeye dönene kadar davadan kurtulmuş oluyor.

Bir an için iddiaların doğru olduğunu varsayarsak, Başsavcı kendi onayı ile dava açtığı iki sanığı mı kurtarıyor diye düşünmeliyiz? Birine dava açıp, iddialara göre, sonra davanın takipsizlikle sonuçlanmasını sağlarsanız buradan ne anlaşılır? Üstelik dava açılanlardan biri, Mahkemelerinin aldığı kararlar ile ‘gayriyasal faizcilik’ ve ‘hile yaptığı’ bulgulanmış biri ise buradan nasıl bir sonuç çıkarırsınız?

Sayın Başsavcı kaydın yayınlanması üzerinden haftalar geçiyor ancak hiçbir açıklama yapmıyor. 

Açıkçası, günlerdir beynimin bir köşesi bu ses kaydı ile meşgul. Çok üzüldüm biliyor musunuz? Ülkemizin bir maaşla geçinen ve hiçbir şekilde değerlerinden taviz vermeyen savcıları ve yargıçları için kelimelerim kifayetsiz kalır, hakikaten içim yandı. Bu değerli insanları ülkenin Başsavcısı’nı hedef alarak kirli sepetine fırlatmak bu kadar kolay olmamalı…

Bununla birlikte, gösterilen bu sevgisizliğin ve saygısızlığın altında canı yanan, zorbalıkla ezdirilmeye çalışılanların uğradığı haksızlıklar ve bir isyan yatıyor olabilir mi?

Ülke tel tel dağılıyor, kin ve nefretle o buna, şu diğerine, biri başkasına saldırıyor. Gizli çekilmiş kayıtlar, onun kaseti, bunun bilmem nesine sahte hesaplardan yalan yayınlar karıştırılıyor… UBP Halil Falyalı ile dans etmeye başladığı günden bu yana, yoz siyaset ve yozlaşmadan beslenen bir grup iflah olmaz arsız ve avukatı, KKTC’yi ve kurumlarını, kendi çıkarlarını maksimize etmek için boş buldukları her alandan sızıp kirletiyor. Şeytani planlarla siyasetçileri yanlarında tuttukları gibi kurumları ve temsilcilerini de hedefe koyuyorlar.

Bu isimler bellidir. Küçücük toplumumuzu, kurumlarını ve siyasetini densizlikle ele geçirmek için çabalayanlar aynı şahıslardır. Falyalı ile tepe noktasını gören bu kirlenme, aynı yolu takip eden bir avuç rezil üretmişse, Falyalı sonrası sivrilen taklitçileri artık sızdıkları her kurumdan defedilmelidir.

Taklit deyip geçmemek lazım: Taklitlerin, lüks orijinal markaların değerini aşındırdığı, yapılan tüketici araştırmalarında bulgulanmıştır. Falyalı kendine has tarzıyla yerel ve orijinal bir kötülük ve yasa dışılıkla yolsuzluk çemberini örüyordu. Taklitleri yoz avukatların zırhı altında, sokaktan gelme foyalarını Falyalı kadar iyi gizleyemiyor. Nerde durup nerede konuşacaklarını, kime saldırıp kime saldırmamaları gerektiğini en azından yerel düzeyde iyi hesaplayamıyorlar. 

Hesap bir kez yanlış yapılınca içlerinden çıkan yılanın kendi kuyruklarını yiyeceğinden de habersizler... İntikam savaşlarının sonu hep budur: Sonunda bir yılan gibi kendi kuyruklarını yerler. 

Bu zehirli kayıtlar, gerçek ya da değil, her şartta Başsavcı Sarper Altıncık’a çok ağır bir sorumluluk yüklemiyor mu? Açıklama yapmazsa, sessizliği, Yargı’nın potansiyel suçlulara yenildiği bir senaryo yaratmıyor mu? Bu nedenle Sarper Bey’in Yargı’ya kendisi üzerinden çamur atılmasını temizleme görevi yok mu? 

Kamuoyuna bir açıklama mı yapar; tatminkâr bir izah yapmayacaksa şayet, istifa mı eder orası onun bileceği iş… Fakat bu dakikadan sonra, Başsavcılık makamını hedefleyenlerin kurum üzerinde oluşturmaya çalıştıkları bu gölgeden kurtulması için harekete geçmesi şart değil mi? Gölge orada asılı kaldığı sürece, bu karanlığı kendi menfaatleri için kullanmaya hazır, Yargımızı dizayn etmeye hevesli güçler için ideal bir ortam oluşmuyor mu?

Ali Kişmir ve diğer gazeteci arkadaşlarımızın ve Serdinç Maypa’nın iktidarın danışmanı ve avukatı Başsavcılık tarafından hapis tehdidi altında yaşayacağını; suçla istinat edilen para sahiplerinin aynı makam tarafından kurtarıldığını ileri süren bir film oynatılmıyor mu? 

Sahi, kayıtlarda suç işlemek maksadıyla ittifak kurdukları öne sürülen iki şahsa dava açıldı mı? 

Yüksek Savcılar Kurulu’na bu yayın hakkında ihbarda bulunan oldu mu? 

22 Nisan Pazartesi günü yeni Yüksek Mahkeme Başkanımız seçilecek diye duydum. Ardından Yüksek Savcılar Kurulu’nda da muhtemel bazı değişiklikler olacak. Yoğunluk bittiğinde Kurul bu yayına istinaden Sayın Başsavcı’dan bir izahat ister mi? İzahat yeterli görülmezse bir disiplin soruşturması açar mı? 

İddiaların araştırılması ve adalet kurumunun bu zehirleme girişiminden haksızca zarar görmesini engellemek için belki de bizzat Başsavcımızın kendisi bir soruşturma açılmasını talep edecektir.

Avrupa Birliği Güney Kıbrıs’a "Başsavcının kovuşturma yapmama veya yargılamayı durdurma kararları karşı yasal yolların bulunması” gerektiğini, Başsavcıların “hesap verebilir olması”nın bir zorunluluk olduğunu belirterek, komşumuzu reforma zorladı. Yakında Kıbrıs’ın güneyinde bu yönde yasal değişiklik yapılacak.

Bizde Yüksek Savcılar Kurulu soruşturma açmaya tek yetkili kurumdur. Başsavcılık hesap vermeyen, kontrol dışı bir kurum mudur ki böylesi iddialar ortaya serilmişken gereğinin yapılmasını kendisi istemesin? Alınan her hukuki kararın arkasındaki gerekçe güneyde bilenecek ama kuzeyde Savcılık hiç hesap vermeyecek mi?

Ben Başsavcımızın bir açıklama yapacağını veya bizzat bu iddiaların araştırılmasını talep edeceğini umuyorum. Doğrusu da bu değil mi? Her taraftan kuşatılan ülkemizin kurumlarını yolsuzlukla ve kötülükle içerden çökertmeye çalışanlar, kendi aralarındaki savaşa tam da karakterlerinden beklenilecek ucuz ve rezil yöntemlerle yeni cepheler açıyor ve bu taklit savaş alanına Yargı'yı çekmeye çalışıyorlar.

Kayıtlardakilerle kayıtları yayımlayanların bu sokak savaşı, bunca emek vererek yaşadığımız bu ülkeyi ve kurumlarını güvenilmez kılmaya çabalıyor. Ülkemiz bir grup arsız suçlunun ve şebekelerinin savaş oyununda kurumlara güvenin sarsılmaya çalışılacağı, Falyalı taklitçilerinin ukalaca ahkâm keseceği, oraya buraya tehdit savuracağı, suçluların güçlerini koruyabileceklerini hayal ettikleri bir yer haline getirilmek isteniyor.

Bunlara yoz siyasiler kapıyı araladı. Girdikleri kapıdan onları da pespaye yöntemlerle tehdit ederek ilerliyorlar. Bu taklit oluşumların taktikleri her türlü yasa dışılıkla çizilir. Sonunda siyaseti ve ülkenin en tepe kurumlarını aynı yöntemlerle tehdit eder hale gelirler. 

Sayın Başsavcı yetkilerinizi bunları dağıtmak ve bu iddiaların araştırılması için kullanırsanız bütün toplum arkanızda olacaktır. 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın