Dünya

Sırrı Süreyya Önder’in ardından: Cesaretin, adaletin ve mizahın kalıcı izi

Türkiye’nin sanat, siyaset ve düşün dünyasının en renkli isimlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs 2025’te hayatını kaybetti. 

Aort yırtılması nedeniyle 15 Nisan'da geçirdiği kalp krizinin ardından tedavi altına alınan Sırrı Süreyya Önder, 18 günlük yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirdi. Arkasında hem sokakta hem beyazperdede yankılanan güçlü bir ses bıraktı.

Sekiz yaşındayken babasını kaybetti

Sırrı Süreyya Önder, 7 Temmuz 1962’de Adıyaman’da doğdu. Berber ve arzuhalci olan babası, 1960'lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi'nin Adıyaman’da kurucusu ve il başkanı oldu. Sekiz yaşındayken babasını kaybetti, annesi ve dört kardeşi ile dedesinin evine taşındı. Bu dönemde bir fotoğrafçıda çırak olarak çalışmaya başladı. 16 yaşını bitirdikten sonra Sıtma Savaş ve Eradikasyon Teşkilatı'na mevsimlik işçi olarak girdi. 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Milliyetçi Cephe Hükûmeti döneminde bu işini kaybetti, lastik tamiri dükkânı açtı.

Lisede tutuklandı

1978 yılında Adıyaman Lisesi'nde ikinci sınıf öğrencisiyken Maraş Katliamı'nı protesto ettiği için tutuklandı. Tahliye edilmesi ve lise mezuniyetinin ardından girdiği üniversite sınavında ilk tercihi olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) kazandı.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından ilk tutuklama dalgasında Ankara’da gözaltına alındı, işkenceli sorguların yapıldığı Ankara Emniyet Müdürlüğü DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) biriminde 105 gün tutuldu. Çeşitli cezaevlerinde 7 yıl hapis yattı.

Yönetmen, senarist, senaryo danışmanı ve oyuncu...

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydoldu ancak eğitimini tamamlamadı. Hayatına sanatı merkeze alarak devam etti. 2006’da yönettiği ve senaryosunu yazdığı “Beynelmilel” filmi, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası sıkıyönetimi anlattığı Adıyaman’da geçiyordu ve büyük ilgi gördü. Film Uluslararası İstanbul, Ankara, Altın Koza film festivallerinde, Hindistan ve Pakistan’da çok sayıda ödül kazandı.

Yönetmen, senarist, senaryo danışmanı ve oyuncu olarak Emret Komutanım (senarist), Kalpsiz Adam (senaryo danışmanı), Sis ve Gece (oyuncu), Mutluluk (uyarlama), O... Çocukları (senarist), Zombilerin Düğünü (oyuncu), Ejder Kapanı (oyuncu), Mar (oyuncu), Yeraltı (oyuncu), F Tipi Film (ortak yönetmen, senarist), Düğün Dernek (oyuncu), Ferahfeza (oyuncu), İtirazım Var (senarist, oyuncu), İçimdeki Ses (oyuncu), 14 Tirmeh (oyuncu), Manyak (oyuncu), Taş Yok Mu Taş (kısa film; yönetmen, senarist, oyuncu) projelerinde yer aldı.

Siyasette direnişin ve mizahın sesi

2011 yılında Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) desteklediği bağımsız milletvekili olarak Meclis'e girdi. Ardından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kurucuları arasına katıldı ve 2015’te Ankara milletvekili oldu.

2013 yılında, Türkiye’de Kürt meselesinin çözümü için başlatılan sürecin parçası olarak, İmralı Heyeti içinde yer aldı. 

‘Gezi Direnişi'ndeki tarihi tavrı: "Ben ağaçların da vekiliyim"

Sırrı Süreyya Önder, ‘2013 Gezi Direnişi'nin ilk günlerinden itibaren direniş alanında bulundu. Dozerlerin önüne geçerek, 'Ben ağaçların da vekiliyim"dedi ve ağaçların kesilmesini engellemeye çalıştı. Biber gazı fişeği ile göğsünden yaralanması, direnişe verilen cesur desteğin sembolü haline geldi.

Gezi süreci boyunca "çapulcu" ve "marjinal" söylemlerine sert çıkış yaptı. 

‘Gezi Direnişi'ni sadece çevresel bir protesto olarak görmediklerini, bu hareketin halk iradesinin tezahürü olduğunu belirtti. Ayrıca Gezi ile çözüm süreci arasında denge kurmaya çalışarak kutuplaşmayı azaltmaya gayret etti.

2018 yılında yaptığı bir konuşma nedeniyle "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak 2019’da Anayasa Mahkemesi, Önder’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek tahliyesini sağladı.

2023 genel seçimlerinde DEM Parti İstanbul milletvekili seçildi. TBMM Başkanvekilliği görevine getirildi. Bu görevde de parlamento içinden iktidarı ve sistemi eleştirmeyi sürdürdü.

2013 yılında Newroz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle 3 Aralık 2018'de 43 ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 Aralık 2018'de Kocaeli Cezaevi’ne girdi. Anayasa Mahkemesi'nin “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği” kararı üzerine 4 Ekim 2019'da serbest bırakıldı.

17 Mart 2021'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasa Mahkemesi’nde açtığı HDP’yi kapatma davası kapsamında hakkında beş yıl siyaset yasağı talep edilen isimler arasında yer aldı. Kobani olaylarından yıllar sonra açılan Kobani davasında yargılandı ve Mayıs 2024’te hakkında beraat kararı verildi.

Sağlık durumu ve vefatı

Önder, son olarak Haberturk TV'de hastalık sürecini anlatmıştı.

"Bir ağır hastalık süreci geçirdim geçiriyorum. Hastane servislerinde epey gezdim dolaştım. Çoklu ve sıkıntılı bir tablo var. Bunlarla boğuşuyorum. Bu menzilin görünmesi demek ufak ufak. Ölmeyen bir insan varsa ikincisi ben olayım." demişti.

15 Nisan 2025’te İstanbul’da kalp krizi geçirdi. Yapılan kontrollerde aort yırtılması tespit edildi. Florence Nightingale Hastanesi’nde 12 saat süren bir ameliyata alındı. 18 gün boyunca yoğun bakımda tedavi gördü. 3 Mayıs 2025 tarihinde çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. 

Özel hayatı

1991 yılında Halide Tülay Demirsöz’le evlendi, Ceren adında bir kızı oldu. Eşiyle dört yıl sonra yollarını ayırdı. 

: