Asya ekonomileri, ABD’nin gümrük tarifelerine karşı koymak için yalnızca ticari bağlarını kaydırmakla kalmıyor; aynı zamanda finansmanlarını da giderek başka piyasalara taşıyor. Bu durum, ABD Başkan Donald Trump’ın politikalarının sermaye piyasalarında fon toplama alanındaki Amerikan hakimiyetini aşındırma riski taşıdığını gösteriyor.
Şirketler ve devletlerin euro cinsinden tahvil satışlarında %75 artış
Bloomberg’in derlediği verilere göre, Asya-Pasifik’te borçlanan kurumların euro cinsinden tahvil ihraçlarının toplam içindeki payı bu yıl rekor düzey olan %23’e yükseldi; bu oran 2024’e kıyasla 6 puan artış anlamına geliyor. Şirketler ve devletlerin euro cinsinden tahvil satışları ise 2025’te %75 artarak 86,4 milyar avroya (100,7 milyar dolar) çıktı.
Asya kaynaklı bazı tahvil işlemleri, Avrupa’nın halka açık sendikasyon borçlanma piyasasında, piyasaya çıktıkları ilk hafta yatırımcılardan olağanüstü yoğun talep gördü. Talep, satışa sunulan miktarı kat kat aştığı için bu işlemler “en yüksek talep fazlası” yaşanan ihraçlar arasına girdi; Avrupa yatırımcısı Asya kaynaklı tahvillere güçlü bir iştah gösterdi.
Buna rağmen Asyalı ihraççılar için ana finansman kanalı hâlâ ABD doları; bu yıl dolar cinsinden borçlanma da %29 artmış durumda. Ancak doların pazar payı geriliyor ve ABD’nin fonlamadaki üstünlüğü kademeli olarak aşınıyor olabilir.
Bu yıl Trump’ın ticaret hamleleri ve enflasyon kaygılarına rağmen faiz indirimi için Fed’e uyguladığı baskı, yatırımcıların doların ayrıcalıklı konumuna duyduğu güveni sarstı ve yatırımcıları euro varlıklara yöneltti. Asyalı borçlananlar da bu eğilimi izledi: çeşitlendirme talebine yanıt olarak euro tahvil ihraçları hızla artarken, dolar euro karşısında %11 değer kaybetti.
Bloomberg'in görüştüğü Deutsche Bank AG’de offshore Çin borç sermaye piyasaları başkanı Ben Wang, “Dolarsızlaşma ya da yatırım portföylerini dolar dışı para birimlerinde daha fazla konumlandıracak şekilde çeşitlendirme, bu yıl tanık olduğumuz bir tema.” dedi.
Euro cinsinden daha düşük faizli fon bulunabiliyor
Ben Wang’a göre, yılın başında Deutsche Bank’ın APAC (Asya-Pasifik) tahvil işlem hacmi içinde euronun payı daha sınırlıydı; ancak yılın ikinci yarısına girildikten sonra bu oran “%10’un, hatta %20’nin üzerine” çıktı.
Bu artışı hızlandıran bir diğer unsur maliyet avantajı. Bazı Asyalı borçlanıcılar, euro cinsinden piyasaya çıktıklarında dolarla ya da kendi yerel para birimleriyle borçlanmaya göre daha düşük faizle fon bulabiliyor. Üstelik kur riskini yönetmek de görece ucuzladı: Bloomberg verilerine göre, euro borcu sonradan dolara çevirmek isteyenlerin ödediği swap primi yaklaşık beş yılın en düşük seviyesine inerek 3,1 baz puana geriledi.
Öte yandan, ABD dolarının rezerv para statüsünün sonunun geldiğini öngörenler yıllardır bunu söylüyor ancak çoğu kez yanıldılar. Uzun süre dolar cinsinden ihraçlar hızla artmıştı; son dönemdeki tersine dönüşün geçici bir sapma mı yoksa kalıcı bir trend mi olduğu henüz net değil.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) verilerine göre, küresel bazda haziran ayı itibarıyla, borçlanıcıların kendi yerel para birimleri dışında yaptığı tahvil ihraçlarının %63’ü dolar cinsindendi; bu oran 2007 sonuna göre 20 puan daha yüksek. 2007 sonundan haziran ayına kadar geçen aynı karşılaştırma döneminde euronun payı ise %32’den %25’e geriledi.
Japonya’da Fujitsu Ltd.’nin baş ekonomisti Martin Schulz ise, euronun Asyalı piyasa katılımcıları açısından fonlama ve borç yatırımı için giderek daha cazip hale gelmesinin, dolar satışlarındaki uzun dönemli patlamanın ardından bir tür “normalleşme”yi yansıttığını söylüyor ve “Daha çok kutuplu bir dünyadayız.” diyor.
Bu yıl Avrupa piyasasında öne çıkan örnekler, Asya kaynaklı euro borçlanmasına talebin ne kadar güçlendiğini gösteriyor. Çin’in 4 milyar avroluk tahvil satışı öyle güçlü ilgi gördü ki, gelen talepler 100 milyar avroyu aştı. Bir diğer dikkat çekici işlem ise Japon telekom devi NTT Inc.’in 5,5 milyar avroluk satışı oldu; bu işlem, 2025’te Asya’dan gelen en büyük kurumsal euro tahvil ihracı olarak kayda geçti.
Axa Investment Managers’ta (Londra) çekirdek yatırımlardan sorumlu yatırım direktörü Chris Iggo, “Farklı bölgelerden ve farklı türde şirketlerden nakit akışlarına sahip, yatırım yapabileceğiniz daha geniş bir piyasa sunuyor. Bu oldukça sağlıklı bir gelişme.” dedi.
Avrupa'nın cazibesinin gelecek yıl da sürmesi bekleniyor
Kıtanın fonlama adresi olarak cazibesinin gelecek yıla da taşması bekleniyor. Deutsche Bank’ta APAC kredi analizi başkanı Owen Gallimore, Asyalı borçlanıcıların euro cinsinden ihraçlarının 2026’da 125 milyar dolara tırmanacağını; bunun %20’yi aşan bir artış anlamına geldiğini öngörüyor.
Aberdeen Investments’ta Asya kredi başkanı Henry Loh ise, “İhraççıların genel olarak ayak izlerini yalnızca Asya içinde değil, aynı zamanda dışarıda da genişletmeye çalıştığını; Avrupa’nın da kilit bir pazar olmayı sürdürdüğünü görüyoruz. Bu büyümeyi finanse etmek için euro cinsinden ihraçlara ilginin arttığını görmeyi bekliyoruz.” dedi.
Kaynak: Bloomberg











Yorumunuz